SABRO

Süryanice, Kurmancî, Zazaki ve Arapça Önergelerine Ret

HDP’li vekiller 21 Şubat Dünya Anadili günü dolayısıyla, Meclis’e Süryanice, Kurmanci, Zazaki ve Arapça soru önergeleri verdi. TBMM Başkanlığı önergeleri iade etti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Alican Önlü, Ayşe Sürücü, Dersim Dağ, Dilan Dirayet Taşdemir, Ebru Günay, Erdal Aydemir, Hasan Özgüneş, Hişyar Özsoy, Hüseyin Kaçmaz, İmam Taşçıer, Meral Danış Beştaş, Muazzez Orhan, Murat Sarısaç, Nuran İmir, Nusrettin Maçin, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Ömer Öcalan, Pero Dündar, Remziye Tosun, Şevin Coşkun, Tuma Çelik ve Tülay Hatimoğulları, 21 Dünya Anadili Günü sebebiyle anadili hakkı ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan dillere ilişkin Meclis’e Arapça, Kurmancî, Türkçe, Süryanice ve Zazakî önergeler verdiler.

Önergelerden Türkçe olanlar kabul edilirken, Arapça, Kurmancî, Süryanice, Zazakî ve Türkçe ile birlikte hazırlanan iki dilli önergeler Meclis Başkanlığınca işleme alınmayarak iade edildi.

Ayşe Sürücü, Dersim Dağ, Nuran İmir, Pero Dündar, Remziye Tosun, Şevin Çoşkun, Hüseyin Kaçmaz, Hasan Özgüneş, İmam Taşçıer, Nusrettin Maçin’in Kurmancî; Alican Önlü, Ebru Günay, Erdal Aydemir’in Türkçe ve Zazaca, Ömer Öcalan’ın ise sadece  Zazaca; Tülay Hatimoğluları’nın Arapça ve Tuma Çelik’in de Süryanice verdiği önerge işleme konulmadı.

Dilan Dirayet Taşdemir, Hişyar Özsoy, Muazzez Orhan, Ömer Gergerlioğlu, Meral Danış Beştaş ve Murat Sarısaç’ın ise Türkçe verdiği önergeler kabul edildi.

Verdiği Süryanice önergede Türkiye’de 15 dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten Tuma Çelik, Meclis’in önergeleri işleme koymamasını yorumladı.

Çelik, Meclis’in Türkiye’nin çoğulcu yapısını yok saydığını belirterek şöyle konuştu: “Türkiye farklılıklardan oluşan bir ülke ve önergelerimizin reddedilmesi farklıkları reddetmek anlamına geliyor. Tekçilik dayatmak demektir ve Türkiye’ye yakışmıyor. Yetki sahibi olanlar kabul etse de etmese de farklı diller var.

Lozan Anlaşması da Ermenice, Süryanice ve Rumca eğitimin verilmesini ifade ediyor. Ama Meclis bu dilleri görmezden geliyor. Bu açıkça bizleri inkâr anlamına geliyor. Türkiye çoğulcu bir yapıya sahip fakat bu çoğulculuk inkâr ediliyor. Biz bu çoğulculuğun yaşamsallaşması için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Arapça önerge veren ve önergesi işleme konulmayan Tülay Hatimoğulları da “Dünya Anadil Günü dolayısıyla HDP milletvekilleri olarak kendi anadillerimizde, Türkiye’de var olan yaşayan halkların dillerinde önergeler verdik. Önergelerin yok sayılması bizlerin reddi demektir. Zaten Türkiye’de Kürtçe başta olmak üzere bütün dillere bir ambargo var. Bizler halkların kendi dillerinde kendini ifade etmesini istiyoruz. Anadilde yaşamak haktır, anadilde yaşayabilmek için anadilin kamusallaşması gerekiyor bunun için de anadilde eğitim gerekiyor. Tek dil dayatılıyor ama biz anadillerin kamusallaşmasını istiyoruz. Arapça da bu ülkede konuşulan diller arasında fakat diğer bütün diller gibi Arapça da yok sayılıyor" dedi.

Yok olma tehlikesine karşı önlem alın

HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik ayırca yok olma tehlikesi altında olan Süryanicenin yaşatılması için Meclis araştırması açılmasını istedi.

Çelik, TBMM Başkanlığına sunduğu araştırma önergesinde, açıkça yok olma tehlikesi altında olan Süryanicenin korunması gerektiğine dikkat çekti.

Önergede şu ifadelere yer verildi:

“Açıkça tehdit altında olan Süryanice, Türkiye’de halen sayısı azımsanmayacak sayıda yurttaşın konuştuğu bir dildir. Gelişkin bir edebiyata sahip olan Süryanice, edebi ve kültürel bir mirasa da sahiptir.  Dünyanın en eski dillerinden biri kabul edilen Süryanice, M.Ö 7’inci yüzyıldan başlayarak milattan sonra birkaç yüzyıla kadar Ortadoğu’da yaygın bir şekilde kullanılan Aramice’nin bir koludur. Aramice genel anlamda Yukarı Mezopotamya’da (Urfa, Mardin, Turabdin, Urmiye, Ninova), Antakya ve Halep civarında, Yahudiye ve Filistin diyarında hem yazı, hem konuşma dili olarak kullanılmaktaydı. Asur, Babil, Keldani ve Arami uygarlıklarının mirasçısı olan Süryaniler, Hristiyanlığa geçtikten sonra, daha çok dinsel ağırlıklı bir kültür ve uygarlık yarattılar. Süryani dilinin altın çağları olarak nitelendirilen 4’üncü ve 7’inci yüzyıllar arasındaki dönemde dünyanın ilk üniversiteleri olarak kabul edilen Urfa ve Nusaybin akademilerinin yanı sıra din ve dil alanında eğitim veren birçok kilise ve manastır kurulmuştur. Bu akademilerde; dilbilgisi, şiir, mantık ve felsefe, tıbbi bilimler, matematik, geometri, astronomi, tıp, tarih, teoloji, kilise kanunları, medeni hukuk ve kilise müziği gibi birçok alanda eğitim verilmekteydi.

Günümüzde ise Süryanicenin doğu ve batı olmak üzere iki kolu vardır. Batı Süryanileri (Süryani Ortodoks, Süryani Katolik ve Maruniler) Batı Süryanice lehçesi ve yazı stilini, Doğu Süryaniler ise (Doğu Asur Kilisesi ve Keldaniler) Doğu Süryanice Lehçesi ve yazı stilini kullanmaktadırlar.  Özellikle UNESCO’nun bir dilin ne derece tehlike altında olduğunu belirlemek için kullandığı dokuz ölçütten, “dilin kuşaktan kuşağa aktarılması”, “dilin öğrenilmesi” “o dilde okuma yazma öğrenilmesi için gerekli materyallerin varlığı” ve “devletlerin ve kurumların tutum ve politikaları” gibi ölçütler dikkate alındığında Türkiye’de konuşulan farklı dil ve lehçeler konusunda özel bir duyarlılık gösterilmesi gereklidir. Diğer yandan anadilinde eğitim, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde, Çocuk Hakları Sözleşmesinde, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Paktında, UNECO Sözleşmesinde, Ulusal Azınlıkların Korunması Hakkında Çerçeve Sözleşmede vurgulanan temel bir haktır.

1948 tarihli Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin 26’ıncı maddesi, devletlere, genel olarak teknik ve mesleki eğitim alabilme ve yükseköğrenim imkânını yaratma sağlama yükümlülüğü getirir. Bildirgede eğitimin uluslar, ırklar ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu geliştireceğine ve barışın korunmasına katkıda bulunacağını ifade eder.

Cumhuriyet tarihinde Süryanice eğitim veren son iki okul Mardin ve Diyarbakır’da 1928 yılında kapanmış ve 86 yıl boyunca Süryanice eğitim veren bir okulun açılmasına izin verilmemiştir. Yıllar boyunca Süryanice üzerine, Süryani toplumunun kendi çabaları dışında, hiçbir kurumsal çalışma yapılamamıştır.

Ülkemiz, farklı dil ve lehçelerin konuşulduğu kültürel bir zenginliğe sahiptir. Bu kültürel zenginliğe bilimsel perspektifler çerçevesinde hayatiyet kazandırmak, sahip olduğumuz çeşitliliklerin yok olmasını engelleyecek ve bu kültürel zenginliğimizi daha da güçlendirecektir.

Bu bağlamda, tehlike altında olan Süryanicenin, yok olmasının engellenmesi ve kurumsal anlamda gelişiminin sağlanması için Meclis Araştırması açılmasını arz ederim."

Vekillerden anadilinde çağrı

Öte yandan HDP’li milletvekilleri Garo Paylan, Tuma Çelik, Tülay Hatimoğulları, Hişyar Özsoy, Feleknaz Uca, Filiz Kerestecioğlu, Muazzez Orhan ve Ebru Günay, kendi anadillerinde mesajlar içeren bir video da yayınladı.

TOP