Kemal-Yancin-Makaleler
SABRO

Dinlerin, dillerin, kültürlerin beşiği Midyat

Süryaniler, Mardin, Midyat, Nusaybin, Gercüş, Hasankeyf, Kerburan, İdil, Batman’ı içine alan coğrafi bölgeye “Turabdin” diyorlar. “Allah’ın kullarının toprağı” anlamına gelen Turabdin, Süryanilerin anavatanıdır.

Turabdin’i ilk kez 2009 Nisan ayında görmüştüm. Süryani kahramanlarından biri olan Şemun Hanne Haydo’nun hayatını araştırmak amacıyla 29 Temmuz 2015 günü, dördüncü kez Turabdin’e gittim.

Midyat, son altı yıl içinde daha da büyümüş. Otele gitmeden önce Süryani dostlarımla görüştüm. Sarılıp hasret giderdik. Kuyumcu Gebro Tokgöz, durumlarını şöyle özetledi:

“Çatışma ortamına dönüldü. Her an, her şey olabilir! Biz barış için oy vermiştik. Barışa oy verdiğimiz için cezalandırılıyoruz. Can güvenliğimiz yok oldu. Ekonomik hayat durdu. Sabahtan beri tek bir müşteri gelmedi. Herkes tedirgin ve korku içinde.”

Februniye Akyol’un babası kuyumcu Melek Akyol da aynı kaygıları dile getirdi. “Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine oy vermeyen vatandaşları cezalandırmak istiyor,” dedi.

Umutlar yıkılıyor!

Jakob Gabriel’in arabasıyla Sare köyüne doğru yola çıktık. Son altı yılda meydana gelen değişimleri sordum.

“HDP bölgemizin umudu haline geldi, barış, huzur ve can güvenliği arttı. Belediyelerin çoğunu HDP kazandı. Süryanilerin yaşamında belli bir rahatlama oldu. Fakat HDP’li olmayan bazı Kürtlerde, özellikle korucularda Süryanilere karşı düşmanca tutumlar devam ediyor. Süryanilerin mallarına el konuyor. Avrupa’da yaşayan Süryaniler, kendi köylerine, kendi mallarına el koymuş olan koruculardan köylerini büyük paralarla satın almak zorunda kalıyorlar. AKP hükümeti “Mor Gabriel Manastırı’nın malları geri verilecek,” demişti. 30 tapulu araziden sadece 12’sini geri verdi. Diğerlerini rehin olarak elinde tutuyor.”

“Beş yıl önce kurduğunuz “Barış“ adlı şarap fabrikanıza su vermiyorlardı! Artık su geldi mi?”

“Hayır! Midyat Belediyesi fabrikamıza su vermiyor, yolumuzu yapmıyor. Fakat her yıl vergimizi artırıyor,” cevabını verdi.

Orda bir köy var uzakta!

Sare Köyü’ne vardık. Köy tertemiz. Yollar parke taşıyla döşenmiş. Başka köylerdeki hayvan pisliği kokusu yok! Şemun Hanne Haydo’nun evinin önünde durduk. Bizi Şemun’un torunu İsmet Turan ve köylüler karşıladı.

“Köyünüz diğer köylerden çok farklı, tertemiz! Nasıl oldu bu?” diye sordum.

“Çok uzun hikaye!” diye başladı anlatmaya. “1915 öncesinde bu köyde 200 Süryani aile yaşıyormuş. 1995’te korucular köyü işgal etti, Süryaniler köyü terk ederek yurtdışına gitmek zorunda kaldı. Evlerimiz, kilisemiz viraneye döndü. 2005 yılında köyümüzü geri almak için harekete geçtik. Devlete baş vurduk. On yıl köyümü, tarlamızı, bahçemizi işgal eden beş korucu ailesinin köyden çıkarılması için devlet yetkililerine  yüz elli bin Euro verdik. Avrupa’da yaşayan Sareliler olarak aramızda topladığımız paralarla kilisemizi onarttık. Evlerimizi ve köyümüzü yeniledik. Kanalizasyon sistemini tamamladık. Su sorunumuzu çözdük. Artık dört beş Süryani ailesi devamlı burada yaşamaya başladı.”

Süryanisiz kalan Süryani köyleri

30 Temmuz 2015 günü tercümanım ve rehberim Afrem ile birlikte Kerburan’a vardım. Afrem “Burada yüz yıl önce 500 kadar Süryani aile yaşıyordu. 29 Ekim 1978 günü Muhtar Andrewos Demir, kilise topraklarına sahip olmak isteyen Kılıç ailesi tarafından öldürüldü. Son kalan 30 Süryani ailesi bir günde Kerburan’ı terk etti. Andrewos Demir’i gömmeye bile tahammül edemediler. Cenaze Midyat’ta toprağa verilebildi!” dedi.

Kerburan artık büyümüş, ilçe olmuş! Adı Türkçeleştirilmiş, Dargeçit olmuş! Kerburanlılar artık İsveç’te, Avustralya’da, Almanya’da yaşamaktadırlar, aralarında topladıkları paralarla bir kiliseyi onartmışlar. Kiliselerden biri cami olmuş. Minare dikmişler.  Devlet Süryanisiz kalan her köye, onarılan kiliselerin yanıbaşlarına büyük camiler inşa etmiş.

Kerburan Kilisesi’ne vardık. Giriş kapısı, çatısı dikenli tellerle güvenceye alınmıştı. Afrem kapıya vurdu. İçeriden bir adam çıktı. Suriye’den kaçıp gelmiş bir Süryani aile imiş. Korkudan kapıyı sürekli kilitli tutuyorlarmış.

Dikenli tellerle korumaya alınmış bir kiliseyi görünce içim burkuldu! Hoşgörü, dinlere saygı bu muydu?

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in köyünde

Mehmet Şimşek’in köyü olan Aşağı Kafro (Arıca) köyünde, 1915 öncesinde Kürtlerle Süryaniler bir arada yaşarlarmış. O zamanlar köyde 30 Süryani aile varış. 100 yıl sonra Kafro’da tek bir Süryani kalmamış.

Midyat-Kerburan yolu çok düzgün bir şekilde yapılmış. Yol kenarlarına gözetleme kuleleri dikilmiş. İçindeki korucuların eli tetikte! Namlunun ucu yola çevrilmiş. Namluların gölgesinde yolculuk insanı tedirgin ediyor. Fakat o bölgenin insanları buna alışmış görülüyor.

Aşağı Kafro yolu da çok düzgün. Köylüler Mehmet Şimşek’e teşekkür ediyorlar. Hollanda, Almanya, İsveç’te yaşayan Kafrolular kendi imkanlarıyla iki kiliselerini ve mezarlıklarını onartmışlar. Kiliselerinin anahtarını bir Müslümana teslim etmişler.

Süryani köylerinin birçoğunda durum aynı. Kiliseler büyük paralarla onarılmış, anahtarları güvenilen bir Müslümana verilmiş.

* Kafalarda pek değişiklik yok!

* Bir Süryani elini uzattığında, bir Müslüman “Abdestliyim!” diye elini vermiyor! Yani bir Süryani dokunursa Müslümanın abdestini bozarmış!

* Turabdin’de hâlâ bir Süryani kızını kaçırıp Müslüman etmek sevap sayılıyor!

* Bir Süryaninin kestiği hayvanın eti “mundardır” diye Müslümanlar tarafından yenmiyor.

* Turabdin’de Süryanilerin mallarını, mülklerini ele geçirmek için hâlâ bin bir türlü hile ve kalleşlik yapılıyor.

HDP, Süryanilere sahip çıktığından Süryanilerin hayatında gözle görülür iyileşmeler olmuş! Vicdanlı, Erdemli Müslümanlar, Kürtler komşusu, köylüsü Süryanilere sahip çıkıyorlar. Dileriz bu güzel davranışlar yayılır, genişler.

30 Temmuz 2015 akşamı, Turabdin Hotel’de Süryanilerin, Kürtlerin saygın kişilerinin katıldığı bir sohbet toplantısı yaptık. Tek konu barış idi. Ortak görüş: “AKP ve Erdoğan Kürtleri aldattı! Oyaladı. Verdiği sözleri inkar etti! Kürtlerin şerefiyle oynadı. Kendisine oy vermeyen Kürtleri ve her vatandaşı cezalandırmak istiyor. Seçim sonuçlarına saygı göstermiyor. Eğer seçim tekrarlanırsa, Kürtler ve bölge halkı Erdoğan’a ve AKP’ye yeni bir ders daha vereceklerdir.”

Midyat Eğitim Müfettişinin sözleriyle dostça ayrıldık birbirimizden:

“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

Ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim.”

 

Midyat, 29-31 Temmuz 2015

TOP