SABRO

Tasfiyeci Siyasetin Yenilgisi Demokratik Mücadeleye Bağlıdır

Türkiye’de iktidarın yürüttüğü hamasi ve sindirmeye dayalı siyaset, günümüzün gerçekleriyle çelişmektedir. Etnik, dinsel, mezhepsel ve demokratik muhalefete karşı kullanılan yöntemler herkesi ürküttüğü gibi, büyük bir tepkiye de yol açmaktadır. Dolayısıyla hükümet içerde ve uluslararası düzeyde ciddi bir yalnızlığı ve tecriti yaşamaktadır.

Bu yalnızlık sinirleri daha da gerdiği için, mevcut anayasa hukuk ve insan hakları hiçe sayılmaktadır. Kabadaylık, faşist zihniyeti yansıtan sloganlarla bağırma çağırma tarzıyla işler yürütülmeye çalışılmaktadır. İktidarın tehdit, şantaj ve ithamları karşısında muhalefet partileri bir sağa bir sola savrulmakta, kendi ittifaklarını dahi koruyamaz bir tutarsazlığı yaşamaktadırlar.

Cumhur ittifakı kendini devletin ve bütün kurumların sahibi ilan etmiş, Cumhuriyeti kurmakla övünen CHP bile, kendinden şüphelenmeye, terörist olup olmadığını sorgulamaya başlamıştır. Düzen partileri bu psikolojiyi yaşadıklarına göre, baskının hangi boyutlarda olduğunu tahmin etmek zor değildir.

Millet ittifakında yer alan partiler her gün zillet, gaflet ve ihanetle suçlanmaktadırlar. Düzenin ve Cumhuriyetin bekçisi olan partiler bu kadar aşağlanıp suçlanırken, asıl hedefin demokratik değerleri temsil eden ve halkların yeniden ayağa kalkıp kazanmalarını hedefleyen parti ve kurumlar olduğu unutulmamalıdır. Aydınlar, gazeteciler, sanatçılar ve toplumun vicdanı olan bütün kanaat önderlerine karşı başlatılan tutuklama, işten atma, linç etme operasyonlarıyla tek tip bir toplum şekillendirilmeye çalışıldığı ortaya çıkmıştır.

Türkiye’deki iktidara yönelik dışarıdan gelen eleştirilerin ve farklı baskıların önünü kesme, içerdeki en ufak insani hak talebini susturmaya bağlanmıştır. Avrupa’dan, ABD’den ve dünyanın herhangi bir ülkesinden hükümete yöneltilen her sorunun ve eleştirinin ağır bedelini emekçiler, kadınlar, demokratik yapılar ödemektedirler. En çok bedel ödeyen kurumların başında farklılıkların özgürlüğünü, çok kimlilikliğini ve Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen kurumlar gelmektedir.

İktidar uğruna demokratik gelişmenin önüne set çekilmiş, zamanın akışı ve toplumsal gelişme durdurulmaya yönelik krizler çıkarılmakta, mahkemelerin farklı kararlar almaları için yönlendirilmekte ve sahte projeler üretilerek piyasaya sürülmektedir. Türkiye’de demokratik bir çizgiyi, ezilenlerin sesini yeniden yükseltmeye çalışan, kimlikleri temsil eden Halkların Demokratik Partisi’ne karşı, tasfiye konsepti devreye sokulmuştur. Milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekelerin sayısı her gün katlanmakta seçilmişler, parti yönetici ve çalışanları gözaltına alınmakta ve birçoğu da tutuklanmaktadır.

Bütün dünyanın gözleri önünde her gün onlarca insan düşüncelerinden ve kimliklerinden dolayı mağdur edilmektedirler. Ancak baskılar ne kadar şiddetli ve tahripkar olursa olsun, demokrasiye insan haklarına adalete ve özgürlüğe inanan hiçbir insan, doğruları söyleyip savunmaktan vazgeçemez. HDP geçmişten günümüze kadar genel hatlarıyla temsil ettiği çok kimliklilik çizginin temsilcisi olmasıyla, özlenen demokratik Ortadoğu’nun bir aktörü olduğunu ortaya koymuştur.

Ortadoğu’da bütün statükocu diktatörlere ve çağdışı zihniyetle toplumu zehirlemeye çalışan yapılara karşı demokratik güçler ağır bedeller ödemeye devam etseler de, sonunda önlerindeki barikatlar tek tek yıkılacak ve kazanacaklardır. Ortadoğu’da demokrasinin gelişmesiyle yok olma tehlikesini yaşayan halkların üzerindeki tehdit kalkacak ve kendilerini temsil ederek, dayanışma kültürünü geliştirme zeminine kavuşacaklardır.

Süryaniler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar ve imhanın eşiğine gelen diğer toplulukların demokratik mücadeleye hayati önemde ihtiyaçları vardır. Bu nedenle iktidarın anti demokratik uygulamalarına karşı her yerde adalet, hak ve hukuk mücadelesi daha da yüksetilmelidir. Kirli oyunlara, küçük basit çıkarlara, insanı onursuzlaştıran baskı ve tehditlere haksızlıklara boyun eğmek, suçluların saldırılarını daha da artırmalarına neden olacaktır.

Türkiye’deki demokrasi ve özgürlük sorunu bütün toplumun etnik dinsel kimliklerin ortak bir ihtiyacı haline gelmiştir. Bir avuç rantçı, tefeci dışında herkes artık huzursuz olmaya başlamış gençlerin, çocukların geleceği belirsizleşmiştir. Adalet mafyaya teslim edilmiş, ihaleler de çetelere peşkeş edilmiştir. Türkiye’de demokratik bir çizgide muhalefet yapan ve iktidarın seçim kazanma hesaplarını bozan tek parti HDP olduğu için, bütün saldırılarda onun tasfiyesine yoğunlaştırılmıştır. HDP farklılıklara dayalı çok sesli ve renkli çizgisini koruduğu takdirde, gelecekte bütün Türkiye ve Ortadoğu halklarının sempatisini uluslararası kamuoyunun desteğini kazanarak daha güçlü bir konuma ulaşacak eşitlik, barış ve huzur ortamı oluşacaktır.

TOP