SABRO

Yok olsun diller

21 Şubat 2021 Pazar günü birçok sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle zoom üzerinden anadil konulu toplantı yapıldı.

Yapılan toplantıda çok değerli kendi alanında uzman akademisyen ve dil bilimcisi görüşlerini ifade ettiler. Genel kanı eğer diller koruma altına alınmazsa yok olup gideceklerdi.

Baskın kültürler ve ticari kaygılar yerel dillerin kullanılmasını zorlarken, göçler, savaşlar ve yasaklar da, bu zorlamada çok önemli rol oynuyor.

“Dil yüreğin kapısıdır” derler. Dil bir toplumun en önemli kültür unsurudur. Dili yok olan toplumlar zaman içerisinde kendileri de yok olurlar ve tarih sahnesinden silinip giderler.

Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 17 Kasım 1999’da ilan edilen ve ilk kez 21 Şubat 2000 tarihinde kutlanmaya başlanan “Dünya Anadil Günü” 20 yıldır anadil ile ilgili farkındalığı arttırmak, çok dilliliği savunmak, dillerin unutulmamasını sağlamak amacıyla bütün dünyada kutlanıyor. Dünya Anadil Günü olarak 21 Şubat’ın seçilmesi ise 68 yıl önce yaşanan bir olaya dayanıyor.

1952’de Pakistan’ın resmi dili olarak Urduca’yı dayattığı Bangladeş halkı eylemlere başlar, “Bengal Dil Hareketi”nin 21 Şubat 1952’deki yürüyüşüne güvenlik güçleri tarafından ateş açılır. Birçok üniversite öğrencisi yaşamını kaybeder. Bu öğrencilerin yaşamını yitirdiği 21 Şubat günü aynı zamanda Bangladeş Şehitler Günü olarak da anılmaktadır..

Ana dille ilgili BM’nin paylaştığı verilere göre dünyada 7 binden fazla dil konuşulmaktadır. Yine Birleşmiş Milletler Teşkilatına göre her 2 haftada bir dil yok oluyor. Yok olan dille beraber dilin ait olduğu kültür ve toplumsal hafıza da kaybolup gidiyor.

UNESCO verilerine göre dünya üzerinde 2 bin 500 dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayken, Türkiye’de tehlikede olan anadili sayısı 18’i bulmaktadır. UNESCO tarafından yüz yıl içinde bir dili konuşacak çocuk kalmayacak durumda ise o dil tehlikede, bir dili konuşan hiç çocuk kalmamışsa o dil ölü kabul edilmektedir.

Dillerin ayakta kalması yaşaması için öncelikle o dili konuşanların mutlaka sahip çıkması gerekir. Bu sadece bir dil için değil, bütün diller için geçerlidir. Dilleri konuşan toplumlar öncelikle ailesinde dilin önemini kavramalıdırlar. Ailede mutlaka konuşulmalı, çocuklara aktarılmalıdır.

Dillerinin yaşaması ve yok olmaması için mutlaka kurslar açmalı ve çok geç olmadan dil öğretimi yapacak personellerini hazırlamalıdırlar. Her ne kadar anadil ailede öğrenilse de Sivil Toplum Kuruluşlarında da diller yaşam bulabilir. Sivil Toplum Kuruluşlarının yanında devletler de sorumluluk almalıdır.

Dillerin yok olmaması için yeterli bütçe ayrılmalıdır. Okullarda bu diller mutlaka ciddi olarak öğretilmelidir. Bu durum ayrıştırmayı değil tam tersine birleşmeyi güçlendirir. Dillerin en çok konuşulduğu ülkeler dünyanın en kültürlü ülkeleri olarak göze çarpar. Dil sayılarının az olduğu ve konuşulduğu ülkeler kültürel olarak çok fakir, çorak ülkeler olarak dikkat çekmektedirler.

UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası’na göre Türkiye’de üç dilin (Ubik, Mlahso ve Kapadokya Yunancası) yok olduğu, Hertevin dilinin ise yok olmak üzere olduğuna dikkat çekilerek, “Bir diğer Süryani dili olan Turoyo ve Suret ile Ladino, Gagavuzca, Romanca, Batı Ermenicesi, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, dilleri ciddi olarak tehlikede olarak görülüyor. Adigece, Abhazca, Kabar-Çerkes dilleri ve Zazaca ise  ‘kırılgan’ diller kategorisinde görülüyor”

Günümüzde Süryanice can çekişen diller arasında yer alıyor. 7. yüzyılda dünyanın en önemli dilleri arasında görülen Süryanice gün geçtikçe kan kaydetmeye devam ediyor. Aristo, Eflatun, Sokrates, Heredot ve  Homeros’un eserlerini Arap dünyasına kazandıran Süryanice günümüzde sadece kilise çevresinde ve kırsal kesimlerde kullanılmaktadır. Üstelik Süryaniceyi her yüz kişiden ancak bir kişi konuşup yazabilmektedir. Bu gün Süryanice öğretimi için açılan kurslar ise maalesef gerekli ilgiyi görmemektedir.

Bütün diller mutlaka yaşamalı hiçbir dil yok olmamalıdır. Dillerin yaşaması için çok ciddi anlamda projeler hazırlanmalı, okullarda anadilde eğitim yapılmalı ve zorunlu olarak öğretilmelidir.

Hükümetler dillerin yaşaması için yeterli bütçeyi mutlaka ayırmalıdır. Bunlar yapılmadığı sürece dünyanın en kadim dilleri maalesef herkesin gözü önünde yok olup gideceklerdir.

TOP