SABRO

Maraş olayları, Maraş Katliamı

Katliam 1978 yılında yapılmış. 2021 Tarihi itibariyle üzerinden tam kırk üç yıl geçmiş. Ben katliamın yapıldığı sene 11 yaşındaymışım. O günlerde bunları duymak bir hayli zordu. O çocuk yaşta ve teknolojinin henüz bu kadar gelişmediği dönemde haberdar olmak kolay değil.

Alevi bir insanla tanışmam ise lise yıllarına denk geldi.Sınıfımda bir arkadaşımdı. Bana çok yakınlık ve ilgi gösteriyordu. O benim Süryani olduğumu iyi biliyordu. Onun Alevi olduğunu ise ben bilmiyordum. O da zaten Alevi olduğunu hiç söylemedi. Ta ki aradan otuz yıl geçinceye kadar. Evet, tam otuz yıl sonra sınıf arkadaşımın alevi olduğunu öğrendim. Sosyal medya bu anamda tam bir mucizevi özelliklere sahip. Sosyal medya üzerinden kendisine ulaştığımda artık her şey apaçık görünüyordu. Daha sonraki süreçte birkaç defa bir araya gelip hasret gidererek yaşadığımız ortak acılardan söz ettik.

Toplu olarak Alevilerle tanışmam öğretmenlik yıllarıma denk geldi. Öğretmen olarak atandığım Erzincan –Çayırlı ilçesindeki Alevi köyüne vardığımda ve orda geçirdiğim bir yılda onlardan insanlığı öğrendim. Onların o mükemmel insan sevgisiyle dolu yüreklerinin temizliğine şahit oldum. Evlerini bana açtılar, kapılarını açtılar, evlerinde yatırdılar, ekmek yedirdiler, su içirdiler. Evlerinin, düğünlerinin, cenazelerinin,ziyaretlerinin başköşelerinde oturttular. Dedelerinin yanında bana yer açtıklarında ben daha 26 yaşındaydım.

Bana gösterilen bu yakınlık, içten sevgi ve beni koruma güdüleri çoğu zaman beni duygulandırmıştı. Benden önce köyde görev yapan öğretmene de aynı ilgi ve yakınlığı göstermişler ama o hiç ilişki kurmamış köylülerle. Kendisine gönderilen ekmek ve yemeği yememiş ve lojmanın arkasına dökmüş. Cuma günleri okulu kapatarak ilçeye, camiye namaza gidermiş. Köylüler bu duruma çok üzülmüşler ama alışmışlar. Benim yemeklerini yediğimi görünce tabi çok mutlu olmuşlar.

Öğretmenliğimin ikinci yılını yine başka bir Alevi-Sünni karışımı olan köyde geçirdim. İkinci köyümde de Aleviler samimi ve yakınlık gösterirken Sünni olanlar çok mesafeli davranıyorlardı. Sünni köylüler bir çay dahi içirmezken Aleviler yemeğini, ekmeğini paylaşıyorlardı.

Köylülerin anlatımına göre Avrupa’da yaşayan akrabaları gönderdikleri mektupların ve zarfların içine Alman para birimi olan Mark koyuyorlarmış. Bunu fark eden PTT görevlileri zarfları açıp paraları aldıktan sonra zarfları yırtıp atıyorlarmış.

Alevilere yönelik baskı ve zulüm aslında sadece katliamlarla bitmemiş. Yüzyıllardır baskıların ardı arkası kesilmemiş.Evlerinin işaretlenmesi, dışlanmaları, aşağılanmaları,basındaki ötekileştirici yazılar, haberler yıllarca sürmüş.Madımakta tekbir getirilerek yakılmalarının açıklanacak bir tarafı kesinlikle yok...

19- 26 Aralık 1978’de ülkücüler tarafından Alevilere yönelik düzenlenen katliamda, resmi verilere göre olaylar sırasında 120 insan öldürüldü. Ancak öldürülen insan sayısının bin kişi bulduğu düşünülüyor. Alevilere ait 200'ün üzerinde ev yakılmış, 100'e yakın işyeri tahrip edilmiş

Bu olayların sonucunda çoğunlukla sağ ve aşırı sağ görüşlü toplam 804 kişi hakkında dava açılmış. Sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürdü. İdam ve müebbet dışında hapse mahkûm edilenlere 1/6 oranında indirim uygulanarak cezalar azaltıldı. Sıkıyönetim mahkemesinin idam kararları da Yargıtay tarafından bozuldu.

Araştırmacı yazar ve hukukçu Orhan Gazi Ertekin’in derlediği Maraş Katliamı: Vahşet, Direniş ve İşkence adlı kitap Dipnot Yayınları’ndan çıktı. Agos Gazetesi’ne verdiği mülakatın bir bölümünde Ertek, katliamı tamamlanmamış bir suç olarak ifade ederek şunları söylemiş:

Tamamlanmamış suç, birinci olarak henüz geçmiş olmayan, dolayısıyla bugün de hâlâ devam eden, hukuki ve fiili kesintinin olmadığı bir suç fiili olarak görülebilir. Fail kesintisiz suç işlemeye devam etmekte, mağdur ise hâlâ suçun konusu olmanın tedirginliğiyle saldırının son bulmasını beklemekte ve dilemektedir. Maraş Katliamı işte tam da böyle bir suç fiilleri toplamını ifade eder. Bir defa katliamdan sonra kırım bitmemiştir. Hemen ardından katliamın sorumlusu da ilan edilmişlerdir. Türkiye tarihinin oldukça tanıdık yapısal özelliklerinden birisi olarak mağdurlar kendi mağduriyetlerinin faili haline getirilmişlerdir. Katliam 5 gün sürmüş gibi görünmektedir. Fakat katliamın hemen ardından mağdurlar bir yıla kadar varan işkencelere maruz kalmışlar, oldukça trajik biçimde, işkencecilere karşı, Maraş'ta kendilerini öldürmedikleri, yaralamadıkları, kendi evlerini talan etmediklerini savunmak zorunda bırakılmışlardır. Neredeyse on yıla varan bir yargılamada da aynı çile devam etmiştir. Görülüyor ki Maraş Katliamı’nda hayatta kalanlar sonraki on yıllar boyunca hayatta kalmaya çalışmışlar. Beş gün on binlerce saldırganın nefesini üzerlerinde hissederken, 26 Aralık 1978'de, kurtulduk duygusu yerine, hâlâ kaçmaya ve korunmaya devam etmişlerdir. Tabii ki işkence ve yargılamalar on binlerce insanın Maraş'tan dünyanın her yerine göçleriyle de tamamlanmaya devam etmiştir. Maraş'ta katliam failleri 19/26 Aralık 1978 arasında durmamış, bugüne de ulaşan etkileriyle varlığını sürdürmüştür. İşte bu anlamda Maraş Katliamı tamamlanmamış bir suç fiilidir.

Maraş katliamı tarihin karanlık sayfalarından biridir. Demokratik ülke inşasında dünyanın hangi ülkesi olursa olsun hiçbir katliam, soykırım yaşanmamalıdır. Halklara karşı üstü örtülü baskı ve ötekileştirmeler son bulmalıdır.

TOP